PESENDÎ
Kanda dehri var ise meydânı var Kütahya'nın
Bin cihetle habt eder burhanı var Kütahya'nın
1. HAYATI
1.1. Adı ve Mahlası
Kütahya'da yetişmiş önemli şairlerden biri olan Pesendî'nin adı Ali'dir. Farsça "beğenilen, beğenilmiş" anlamına gelen ʻPesendîʼ mahlası, şiirlerinin halk tarafından çok sevilip beğenilmesinden dolayı üstâdı Arifî tarafından verilmiştir.
1.2. Doğum Yeri ve Tarihi
Pesendî Kütahya'nın Maruf Mahallesi'nde dünyaya gelmiştir. Doğum tarihi kesin olarak bilinmemektedir; ancak 1913 yılında vefat ettiği ve halk arasında bir asır yaşadığı şeklindeki rivayete bakılırsa 1813 yılında doğmuş olabileceği kuvvetle muhtemeldir.
1.3. Ailesi
Kaynaklarda Pesendî'nin ailesi hakkında bilgi çok azdır. Ailesi, Kütahya'nın Maruf Mahallesi'nde, Çakır Hacı Ali Oğulları adıyla bilinmektedir. Dört çocuğu dünyaya gelmiştir. Bunların ikisi kız ve ikisi de erkektir. Küçük oğlu Şemsettin, babasının sazını çalmış, koşmalarını okumuş, kendisi de koşmalar söylemiştir. Şemsettin 1934 yılının ilk aylarında imam olduğu Altıntaş'ın Çalköy Beldesinde vefat etmiştir.
1.4. Öğrenim Durumu ve Tasavvufî Yönü
Pesendî, tahsil hayatına mahalle mektebinde başlar. Daha sonra o devrin tanınmış âlimlerinden Müderris Doğlarlı Osman Efendi'nin medresesine yazılır. Bu medresede birkaç yıl okuduğu tahmin edilmektedir. Saza ve söze düşkün olan Pesendî medrese öğrenimini yarıda bırakarak kendisi gibi Kütahyalı bir halk şairi olan Ârifî'nin sohbetlerine katılır. Saz çalmayı ve şiir söylemeyi üstat olarak kabul ettiği Ârifî'den öğrenir. Ârifî'nin ölümünden sonra, Eskişehir Mevlevî dergâhı postnişini Hasan Hüsnü Dede'ye intisap eder. Yedi yıl kaldığı bu dergâhtan bir Mevlevî dedesi olarak Kütahya'ya döner. Bu süre içinde Hasan Dede'nin hizmetinde bulunur; onun sohbetlerinden feyz alır ve manevi açlığını ve susuzluğunu gidermiş olur.
1.5. Seyahatleri ve Son Yılları
Uzak memleketlere seyahat etmeyi seven Pesendî, İstanbul, Bursa, İzmir, Konya ve Eskişehir gibi yerlere seyahat etmiş, hatta Medine ve Mekke’ye giderek hac farizasını yerine getirmiş ve Hacı Pesendî olarak anılmaya başlanmıştır. Bu seyahatleri ona çok şey kazandırmış; bu sayede bilgi ve görgüsünü artırmıştır. İhtiyarlığında saz çalmayı ve seyahat etmeyi terk eden Pesendî, Kundukviran'daki bahçesinde sık sık sohbetler tertip etmiş, gençlere ahlâk ve edep öğretmiştir.
1.6. Kişisel Özellikleri ve Hattatlığı
Yaşadığı zamana göre hür düşünceli ve ileri görüşlü bir kişiliğe sahip olan Pesendî, ömrünün sonuna kadar her sınıf halk tarafından sevilir ve sayılır. Sohbet etmeyi çok sever; sohbetlerine ilgisiz kalanlara, özellikle esneyenlere çok kızar. Çok güzel hikâye ve fıkra anlatır; çevresinde bulunanları sabahlara kadar eğlendirir ve kendisi de büyük haz duyar. İnançlarında samimidir. Cahilliğin, yalancılığın, haksızlık yapmanın kötülüğü onun en çok üzerinde durduğu konulardır. Dini tam olarak bilmeyen ve halkı yanlış yönlendiren din adamlarını eleştirir. Mevlevîliği benimseyen Pesendî'nin şiirlerinden Bektaşîliğe karşı meyilli olduğu hissedilir.
Tabiata âşık olan Pesendî, gül bahçelerinde, akarsu kıyılarında saz çalmaktan, kendi bestelediği şiirleri okumaktan büyük bir haz duyar. Bir ara ağaç ve meyve türlerinin ıslahına merak salar; aynı ağacı defalarca aşılayarak çok lezzetli elma türleri elde eder.
Pesendî, şairliğinin yanında, aynı zamanda iyi bir hattattır. “ta’lik hattı” ve “tırnak yazısı” öğrenir. Ortaları çiçekli ta'lik levhalar yazmada oldukça mahirdir.
1.7. Ölümü ve Mezarı
1913 yılının baharında vefat eden Pesendî'nin kabri Kütahya'da Kal'a-i Bâlâ ile Hisar Aile Çay Bahçesi arasında bulunan Sarıkaya kabristanlığındadır.
2. EDEBÎ ŞAHSİYETİ
Pesendî'nin bugüne kadar bir cönkte kayıtlı seksen üç şiiri ile başka kaynaklarda yazılı on şiiri tespit edilebilmiştir. Bu şiirlerin kırk üçü aruz, ellisi hece ölçüsüyledir. Hece ölçüsüyle söylenen şiirlerinde genellikle dörtlük nazım birimi ile 8'li ve 11'li ölçüleri çok kullandığı görülür. Aruzla yazılan şiirlerinde ise dörtlük, bend ve beyit nazım birimlerinin hepsini kullanmıştır. Divân, Kalenderî ve Semaî gibi aruzla yazılan halk şiiri nazım şekillerini de kullandığı görülür. Muammada üstat kabul edilir.
Pesendî, nefesten devriyyeye, münâcattan na'ta, methiyeden taşlamaya kadar hemen hemen her şiir türünde eser vermiştir. Aşk, ayrılık, zamandan şikâyet, dünyanın faniliği, vefa, kader, tevekkül ve inanç onun en çok işlediği konulardır. Dinî muhtevalı şiirlerinde oldukça didaktiktir. Şiirlerinden samimi bir halk adamı, vatandaş ve sade bir Anadolu Müslümanı olduğu anlaşılan Pesendî’nin, Hallâc-ı Mansur, Abdukâdir Geylanî, Şems-i Tebrizî ve Mevlânâ gibi büyük şahsiyetlerden etkilendiği söylenebilir. Pesendî, ideal insan tipi olarak Mevlevî müritlerini, en güzel meşrep olarak da Mevlevîlik yolunu gösterir. Şiirlerinde, Mevlânâ, Mesnevi ve Mevlevîlik sevgisine vurgu yapar.
Yaşadığı devrin diline göre Pesendî'nin kullandığı dil oldukça sade ve anlaşılır özelliktedir. Halk deyişleri, atasözleri ve deyimler onun dilinin özelliklerindendir.
3. ESERLERİ
3.1. Divan
Kaynaklar Pesendî'nin bir Divan'ı olduğundan söz etse de bugüne kadar bu eser ele geçmemiştir.
3.2. Şiir Mecmuası
Defter şeklindeki bir cönk içerisindedir. Bu defter içerisinde Pesendî'nin seksen üç şiir yer almaktadır.
3.3. Destanlar
Ortakçı Destanı adıyla bilinen destanları 1930 yılında küçük bir risale 28 sayfa olarak neşredilmiştir. Pesendî bu destanda köylü ile şehirli arasındaki ilişkileri anlatmış, insanların birbirleriyle sosyal münasebetlerini tenkit etmiştir. Doğruluk ve dürüstlük kavramlarının ortadan kalktığı bir dönemi anlatan bu destan, asrın en önemli problemlerine dikkat çekmektedir.
Kütahyalı şair Pesendî ve şiirleri üzerinde M. Fuad Köprülü başta olmak üzere Mustafa Yeşil, Kadir Güler, Mustafa Güneş, Hamza Güner, Hasan Özönder gibi ilim adamlarının değerli çalışmaları bulunmaktadır.
Eserlerinden Örnekler
Kütahya Methiyesi (1)
Kande dehri var-ise Meydân'ı var Kütahya'nın
Bin cihetle habt eder burhanı var Kütahya'nın
On iki fen büsbütün âlemde asla kalmasa
Yeniden bünyâd eder Numân'ı var Kütahya'nın
Müşkilinde şek bulan gelsün ki izâh eylesün
Alim-i Vânî gibi Osmân'ı var Kütahya'nın
Yedi iklim dört köşeye şânı ceryân eylemiş
Pâdişâh-ı ma'lum Fazıl Han'ı var Kütahya'nın
Ey Pesendî kıl teşekkür tâlib-i hüddâmsın
Hâdim-i derd-i ehil sultânı var Kütahya'nın
Kütahya Methiyesi (1)
Kütah'ın sen nesin gördün bugünler gam-nisâr vakti
Şitâ erdi bahar geçtikçe gördün şimdi kar vakti
Çözülsün tomruğundan meyveler envâ'i bâr vakti
Açılsın mevsim-i seyrâne hûblar gör şikâr vakti
Ne zevkler gösterirdi bülbül ü gül ol bahâr vakti
Hele açsın şükûfe goncasın nev sebze-vâr vakti
Bilürler kadrini dânişverân şehrîleri vardır
Haberdâr lezzet-i aşktan nice mihrîleri vardır
Muhibbî sâdık-ı aşk-ı sühan şi'rîleri vardır
Kütah'ın subh u şam fâtih-i şehrîleri vardır
Ne zevkler gösterirdi bülbül ü gül ol bahâr vakti
Hele açsın şükûfe goncasın nev sebze-vâr vakti
Nice mestâneler vardır hâk-i rûda nâ-bedîd olmuş
Deli divânesi hûbânın aşk ile kadîd olmuş
Geçüp gerdanına zülf-i teli bende-i mürîd olmuş
Pesendî bezm-i hûblar leyle-i kadride îd olmuş
Ne zevkler gösterirdi bülbül ü gül ol bahâr vakti
Hele açsın şükûfe goncasın nev sebze-vâr vakti
ORTAKÇI DESTANI |
|||
1 |
2 |
||
3 |
4 |
||
5 |
6 |
||
7 |
8 |
||
9 |
10 |
||
11 |
12 |
||
13 |
14 |
||
15 |
16 |
||
17 |
18 |
||
19 |
20 |
||
21 |
22 |
||
23 |
24 |
||
25 |
26 |
||
27 |
28 |
||
29 |
30 |
||
31 |
32 |
||
33 |
34 |
||
35 |
36 |
||
37 |
38 |
||
39 |
40 |
||
41 |
42 |
||
43 |
44 |
||
45 |
46 |
||
47 |
48 |
||
49 |
50 |
||
51 |
52 |
||
53 |
54 |
||
55 |
56 |
||
|
24 |
|
KOŞMA
Âlem birbirini görür görüşür
Aksine kurulmuş devrin temeli
Ey dil âkil isen dâmânın devşir
Kalma hayvan gibi beyni semeli
Gönül, hiç kimsenin izin izleme
Nefsini bil, el kusurun gözleme
Sû'-i zan haramdır, sırrın yüzleme
Belki anın anda yoktur medhali
El çek ihtilâttan, süzün, ol melûl
Ger olmayım dersen zemm ile meşgul
Herkesin isyanı kendinden mes'ûl
Yedindedir hayr-ü şerr-ü ameli
Hakkı seven halka yâran ne imiş
Hak irâde-i cüz’iyyeyi vermiş
Kişi emsalinden azar denilmiş
İblisin hem-demi bulur esfeli
Ol vücûd-i âdem düzce bir gemi
Akıl yelkenidir, fikir dümeni
Gemisin kurtaran derler kaptanı
Har (i) tadan anlayıp sezerse yeli
Deme şu kâzibtir, şu ehl-i riyâ
Kendi noksanını bilmektir kimyâ
Sen seni bil seni âkıl-i dânâ
Pesendî ne'ylesin eli, hey deli
Hazırlayan : Salih ÖZDEN