KÜTAHYA ; 7000 yıllık tarihi geçmişi ile birçok medeniyete ev sahipliği yapmış,kuruluşunve kurtuluşun şehri olarak tarihi zenginliği ile bir açık hava müzesi olup,TARİH ve KÜLTÜR kentidir.
 

  (Seyitömer Höyük, Frig, Roma, Bizans,AnadoluSelçuklu, Germiyan, Osmanlı-Kuruluş, Türkiye Cumhuriyeti-Kurtuluş)

KÜTAHYA; U‘i ormanlarla kaplı, Gediz ve Porsuk  nehrinin çıktığı, yeraltı, yerüstü suları, pınarları ile ünlü yaylaları ile DOĞAL cazibe merkezidir.
 
KÜTAHYA; Türkiye’deki 65 termal bölgeden  9’una sahip olan, her ilçesinde veya yakınında değişik sıcaklıkta, değişik özelliklerde termal kaynaklara sahip TERMAL İL’dir.
 
KÜTAHYA; Bordan, Kömüre; Seramik hammaddelerinden Gümüşe; Refrakterhammaddesi Manyezitten, yarı kıymetli süs taşlarına kadar 35 çeşit yeraltı zenginliğe sahip MADENCİLİK cennetidir.
 
KÜTAHYA; İklimi, sulanabilir tarım arazileri, yıllık yağış miktarı, güneşlenme değerleri ile TARIM kentidir.
 
KÜTAHYA ; Kültür Turizm Bakanlığımızın 2023 Vizyonu içinde ilan etmiş olduğu 15 MARKA KENT’tenbiridir.
 
KÜTAHYA; İç Batı Anadolu’da, İstanbul, İzmir, Ankara, Konya; Antalya ‘nıntam ortasında yaklaşık 300 km mesafede, Eskişehir ve Bursa büyük şehirlerine komşudur.
 
İç Batı Anadolu’nun LOJİSTİK  MERKEZİ’ dir.
 
KÜTAHYA,  tüm bu  olanaklarını ortaya koyarak ilin ve kentin gelişmesi için kendine öncelikli stratejik hedef olarak,
 
‘TARİH-KÜLTÜR-TERMAL ve DOĞA TURİZMİ’niseçmiştir.
 



Ege Bölgesinin graben sistemi ve bunu oluşturan kırıkla üzerinde yer alan Kütahya jeotermal kaynaklar açısından ülkemizin en zengin illerindendir. Bu nedenle Kütahya’ya Termal Turizmin başkenti de denilebilir. Zira Türkiye de Bakanlar Kurulu Kararı ile ilan edilen 65 Termal Turizm Merkezinden 8 tanesi Kütahya’da bulunmaktadır. Bu kaynaklar oldukça yüksek termal değerlere sahiptir ve sağlık turizmi açısından son derece önemlidir. Kütahya’daki termal sular romatizmadan felç hastalıklarına, kadın hastalıklarından sinirsel rahatsızlıklara kadar bir dizi hastalığa derman olup, yerli ve yabancı turistlere şifa dağıtmaktadır. Kaplıcalarımızın tedavi edici nitelikleri efsanelerle olduğu gibi tıbbi laboratuar tetkikleri ile de kanıtlanmıştır.